Sample image

Blog

26 Kasım 2019

KURU DÖNEMDE BESLENME PRENSİPLERİ VE UYGULAMALARI

Süt sığırı sürülerinde önemli zararlara neden olan metabolik hatalıklarla başa çıkmanın yollarından birinin iyi bir kuru dönem ve geçiş dönemi beslemesi olduğu bilinmektedir. Bu gün çiftliklerin süt ve döl verimi kayıplarının önemli bir kısmını bu dönemde yapılan eksik ya da hatalı uygulamalar oluşturmaktadır. Hatta yeni kurulan ve yurt dışından ilk düvelerini ithal etmiş büyük kapasiteli çiftliklerin önemli bir kısmı da, düvelerin doğum öncesi beslemesinin iyi yapılamaması nedeni ile ciddi verim kayıpları ve sağlık problemleri yaşamaktadırlar.

Maalesef birçoğu da ekonomik beklentilerine ulaşamamaktadır.

Aslında kuru dönem birçok çiftlik tarafından çok özen gösterilmeyen, hayvanların verim dışı olduğu ve olabildiğince ucuza beslenmesi gereken bir dönem olarak görülmektedir. Ancak, kuru dönem ineklerin doğurduktan sonra süt ve döl verimlerini önemli derecede etkileyen ve hatta metabolik hastalıklara ne kadar yakalanıp yakalanmayacaklarında önemli rol oynayan bir süreçtir. Hatta ineklere iyi bir kuru dönem beslemesi yapılabilmesi için hayvanlar daha kuruya çıkarılmadan önce önlem alınması önem taşır. Bu amaçla daha inekler kuruya çıkarılmadan önce, laktasyonun ileri dönemlerinde iyi bir kondisyon takibine ve beslenme programına alınmaları ve kuruya yağlanmadan çıkarılmaları gerekmektedir. Çünkü aşırı yağlanmış hayvanların kuru dönemde zayıflatılmaları istenmeyen bir olgudur.

Bu bölümde, kuru dönem beslemesi hakkında temel prensipler ile bazı uygulamalar üzerinde durulacaktır.

 

KURU DÖNEMDE YEMLER

 

Mısır Silajı: Mısır silajı, kuru madde esasına göre, kurudaki ineklerin yediği kaba yemlerin üçte birini aşmamalıdır. Yüksek miktarda mısır silajı yedirilmesi ineklerde yağlanmaya neden olur. Ayrıca yüksek oranda mısır silajı fakat düşük miktarda kuru ot tüketen ineklerde abomasum deplasmanı riski artmaktadır. Pratik olarak belirtmek gerekirse hayvanların kondisyonları da dikkate alınarak günlük mısır silajı miktarının 5-6 kg ile sınırlandırılması yararlı olacaktır. Kuru dönemde silajdaki küflenme riskine de ayrıca dikkat etmek gerekir. Çünkü ileri gebe ineklerin küf toksinlerine karşı hassasiyetleri normal döneme göre çok daha fazladır ve yavru atmalara neden olabilir.

Baklagiller: Yonca, fiğ, gibi baklagiller ya da baklagil ağırlıklı kuru ot karışımları kuru dönemdeki ineklerin kaba yemlerinin yine kuru madde esasına göre mısır silajında olduğu gibi %30’unu aşmamalıdır. Aksi halde özellikle rasyonda yüksek oranda baklagil kuru otu bulunması hayvanlarda protein, kalsiyum ve potasyum fazlalığı meydana gelebilir. Sonuç olarak hayvanlarda meme ödemi, hipokalsemi, ketozis, abomasum deplasmanı ve downer cow sendromu riskleri artar. En iyisi, hele anyonik rasyon uygulanmıyorsa, doğuma 3 hafta kala rasyondan baklagil kuru otlarını tamamen çıkarılmasıdır. Ayrıca fazla baklagil kuru otu yedirilmesi rasyonda aşırı protein miktarı nedeni ile protein/enerji dengesizliklerine neden olur. Bu durumda doğumdan sonra döl verimi problemleri ortaya çıkabilir. Eğer şartlar baklagil otlarını fazla miktarda kullanmayı gerektiriyorsa geç biçim otların verilmesi tercih edilmelidir. Anyonik rasyon yediriliyorsa ve katyon/anyon dengesi -10’un da altında sağlanabiliyorsa rasyonda 1- 1.5 kg yonca kuru otu bulundurulabilir, ancak bu durumda rasyonun katyon/anyon dengesinin kontrol edilmesi ve idrar pH’ının takip edilmesi gerekebilir.

Buğdaygil Kuru Otları, Samanları ve Çayır Kuru Otları: Çayır otları ya da ağırlığı çayır otlarından oluşan kuru ot karışımları kuru dönemdeki ineklerin beslenmesi için idealdir. Yukarıda belirtilen sınırları aşmayan mısır silajı ve baklagil otlarına ilaveten ağırlıklı olarak çayır otları ya da buğdaygil otlarının yer aldığı bir kaba yem karışımı kurudaki ineklerin beslenmesi için idealdir. Çayır otlarının aşırı miktarda potasyumlu gübrelere maruz kalmadığından emin olmak gerekir. Ayrıca kuru dönemdeki hayvanlara kaba yemin bir kısmının otlatılarak sağlanması hem ayak problemlerinin önlenmesine hem de doğumun daha kolay olmasına yardımcı olacaktır. Kuru dönemde silajın kısıtlı verilmesi ve hayvanın canlı ağırlığına bağlı olarak 5-8 kg buğdaygil kuru otu ya da saman verilmesi doğumdan sonra yem tüketiminin daha hızlı artmasını sağlar.

Konsantre Yemler: Genellikle kurudaki ineklerin beslenmesinde orta kaliteli bir kuru ota ilaveten 1.5-2.0 kg kadar bir tahıl tanesi kullanılmasının enerji gereksinimini kuru dönem boyunca karşılayacağı kabul edilmektedir. Bu miktardaki tahıl, Rumen mikro florasının tahıl içeren rasyona uyumunun kolaylaşmasını sağlamak ve mineral emilimini arttırmak bakımından yeterli görülmektedir. Rasyonda yeterli miktarda tahıl bulunması sindirim problemlerinin azalması ve doğumdan sonra kuru madde tüketiminde hızlı artışı sağlayabilmek bakımından gerekmektedir.

Kuru dönemdeki ineklerin konsantre yemlerine laktasyondaki ineklerinkine göre daha fazla oranda mineral ve vitamin katkısı yapılmalıdır. Çünkü bu dönemde laktasyon dönemine göre çok az miktarda konsantre yem tüketilmektedir. Özellikle baklagil kaba yemlerini tüketen kurudaki ineklerin konsantre yemleri hazırlanırken rasyonun yüksek protein içermemesine ve toplam rasyonun protein oranının %13’ü geçmemesine dikkat edilmelidir. Aynı zamanda toplam rasyonun kalsiyum oranı da özellikle kuru dönemin ikinci safhasında % 0.66’yı aşmamalıdır. Yedirilen konsantre yem miktarı kuru dönemin son 3 haftasında yavaş yavaş arttırılarak canlı ağırlığın %1’ine çıkarılır. Bu miktar ilk doğumunu yapacak düvelerde biraz daha az, yüksek verimli ineklerde ise biraz daha fazla tutulabilir. Doğuma 3 hafta kala yani kuru dönemin ikinci safhasında konsantre yeme anyonik katkılar yapılmalı ve hipokalsemiye karşı tedbirler alınmalıdır. Bu dönemde yedirilen konsantre yem, doğumdan sonra yedirilecek konsantre yeme adaptasyonu kolaylaştıracak nitelikte olmalıdır. Ancak fabrika süt yemleri kalsiyum, protein, tuz ve potasyum bakımından zengin olduklarından doğumdan hemen önceki bu dönemde süt yemi kullanılması hipokalsemi ve meme ödemi riskini artırmaktadır.

 

KURU MADDE TÜKETİMİ

Kuru dönemdeki ineklerde kuru madde (KM) tüketiminin canlı ağırlığın %1.8 ile 2.1’i arasında olduğu uzun süreden beri kabul edilmektedir. Ancak bu oranlar sabit değildir ve yedirilen rasyona, hayvanın kuru dönemin hangi safhasında ve kaçıncı laktasyonda olduğuna göre değişir. Örneğin yüksek oranda (%66) NDF içeren bir rasyonla beslenen kurudaki bir erişkin ineğin günde 11 kg KM tüketebilirken (canlı ağırlığın %1.49’u) ; orta düzeyde (%43) NDF içeren rasyonla beslenen benzer durumdaki inek 13.6 kg (canlı ağırlığın %1.9’u) KM tüketebilmektedir. İlk laktasyondaki bir inek ise orta derece NDF içeren bir rasyon ile sadece 10 kg KM (canlı ağırlığın %1.73’u) tüketebilmektedir. Yine doğuma 7-10 gün kala ve doğumdan sonraki 4-7 gün boyunca KM tüketimi benzer şekilde düşmektedir.

KM tüketimindeki bu düşüş, meydana gelen ciddi hormonsal değişimlere, sindirim sisteminden emilen besin maddelerinin yeterli değerlendirilememesine ve ana karnındaki buzağının rumen hacmini daraltmasına bağlanmaktadır.

Kuru dönemin ilk yarısında NDF düzeyine bağlı olarak değişen KM tüketimi kuru dönemin son 7-10 gününde NDF düzeyine bağlı olmaksızın düşmektedir ve geri dönüşü zordur. Bu durumla ilgili tedbirler alınmadığı takdirde karaciğer yağlanması ve ketozise eğilim gelişmektedir.

 

VÜCUT KONDİSYON SKORU

İneklerin kuru döneme girerken vücut kondisyon skorlarının 3.0- 3.5 puan civarında olması ve kuru dönem boyunca en fazla +0.25 ile +0.50 arasında artmasına izin verilmesi gerektiği bildirilmektedir. Vücut kondisyon skorunun 4 ya da 4’ün üzerinde olması güç doğum riskini arttırdığı gibi, doğumdan sonra yem tüketiminin düşük olmasına neden olur. Bu durumda hayvanlar pik verime ulaşamazlar. Ayrıca aşırı kondisyon ile doğuma giren hayvanlar abomasum deplasmanı, ketozis, karaciğer yağlanması, downer cow sendromu gibi metabolik problemlere yatkındırlar. Düşük kuru madde tüketimleri nedeniyle doğum sonrası canlı ağırlık kayıpları çok hızlı olur. Doğum sonrası 500 ile 1000 lt sütün enerji gereksinmesini karşılayacak bir yağ mobilizasyonu yeterli görülmektedir. Bu da doğumdan sonra ineklerin günde 1 kg’dan fazla canlı ağırlık kaybetmemeleri gerektiği anlamına gelir. Doğumdan sonraki ilk 6 haftada 1 puandan fazla vücut kondisyonu ( 60 kg) kaybeden ineklerde ilk tohumlamada gebe kalma oranı % 17’ye kadar düştüğü araştırmalar ile gösterilmiştir.

Kondisyonu zayıf olan hayvanların uygun kondisyona çıkarılması için laktasyonun son dönemlerinde tedbir alınması önerilmektedir. Çünkü laktasyonun son dönemindeki hayvanların enerjiden yararlanma yeteneği kuru dönemdeki ineklere göre daha yüksektir. Tabi aynı zamanda bu durum, hayvanların beslenmelerinin verime göre düzenlenmediği ve laktasyonun son döneminde yüksek düzeyde beslendikleri hallerde hayvanların aşırı yağlanarak kuru döneme yağlanmış olarak gireceklerinin de bir göstergesidir. Dolayısıyla laktasyonun son bir-iki ayının ineklerin kondisyonlarını düzenlemek için iyi kullanılması gereken bir dönem olarak görmek gerekmektedir.

Son yıllarda yurt dışından ithal edilen gebe düve sayısında büyük artış olmuştur. İthal edilen bazı düve sürülerinin çok düşük kondisyonla ile Türkiye’ye geldikleri görülmektedir. Üstelik tohumlama tarihleri de bildirilen tarihlerden çok farklı çıkabilmektedir. Bu durumda düvelerde doğum öncesi adaptasyon beslemesi yapılması zorlaşmaktadır. Zaten düşük kondisyonla gelen düveler aşırı zayıf kondisyon ile doğurduklarında pik verime ulaşamamakta ya da pik verimden hızla düşmektedirler. Sonuç olarak ta düşük verimli ve zor gebe kalan bir sürü oluşmaktadır. Bu bakımdan ithal edilen bu tür düveler çiftliğe ulaştıklarında hızlı bir adaptasyon yemlemesi ile konsantre yem yemeye alıştırılmalı ve gebelik zamanlarına göre gruplandırılarak farklı besleme programlarına tabi tutulmalıdırlar. Düveler zayıf kondisyonlu ise, kurudaki ineklerde son 3 hafta uygulanan yoğun besleme programı ( canlı ağırlığının % 1’i kadar konsantre yem verilen) bu zayıf düvelere doğumdan önceki 5 haftaya uzatılmalıdır.

 

KURU DÖNEMDE BESLEME UYGULAMALARI

 

Kuru Dönemin İlk 5 Haftasında Beslenme (1.Safha) :

Kuru dönemin bu safhası ineklerin yağlandırılmadan beslendikleri ve işkembeleri (rumen) ile meme dokularının dinlendirildiği dönemdir. Konsantre yem miktarı az olduğu için, konsantre yem mineral ve vitamin katkıları bakımından daha yoğun hazırlanmalıdır. Kuru dönemin bu ilk safhası ile ilgili besin maddeleri gereksinimi tablo 1’ de gösterilmektedir.

Kuru Dönemin Son 3 Haftasında Beslenme (2. Safha):

Bu zaman dilimi “geçiş dönemi” olarak isimlendirilen dönemin doğumdan önceki kısmını oluşturur. Bu safhada besleme ve bakımla ilgili bir dizi değişiklikler yapmak gerekir. Rumen mikroorganizmaları ve rumen papillalarının laktasyon dönemindeki beslemeye alıştırıldığı çok önemli bir zaman dilimidir ki bazı metabolik hastalıklara karşı da ciddi önlemlerin alınması gerekir

Kuru dönemin ilk safhasında az miktarda konsantre yem yeterli olurken bu ikinci safhada fötusun hızlı büyümesini karşılayacak düzeyde konsantre yem artışı gerekir. Gerekli düzenlemeler yapılmadığı takdirde fötal büyümedeki hızlı artış nedeni ile inekte canlı ağırlık kaybı ve aşırı yağ mobilizasyonu oluşabilir. Sonuç olarak karaciğer yağlanması gebeliğin son haftalarında başlayabilir. Ayrıca bu safhada konsantre yem miktarının canlı ağırlığın % 1’ine çıkarılması rumen mikroflorasının doğum sonrası uygulanacak yoğun konsantre yeme adaptasyonunu sağlar.

Kuru dönemin bu son safhasında enerji, amino asitler, vitaminler ve mineraller bakımından eksiklik olduğu taktirde fötus normal büyümesini sürdürür ancak ineğin rezervleri boşalmaya başlar.Bu durum aşırı şekilde meydana gelirse birçok metabolik hastalığın başlangıcı kaçınılmaz olur. Tablo 1’de kuru dönemdeki besin maddeleri gereksinimleri görülmektedir.

 

Tablo 1. Kuru Dönem ( KD)’de Besin Maddeleri Gereksinimleri

Besin maddeleri

KD 1.Safha

KD 2.Safha

(Anyonik olmayan)

KD 2.Safha (Anyonik)

HP, % KM’ de

12-13

 

13-14

Eriyebilir protein, % toplam HP’de

30-38

30-38

30-38

NEL, Mkal/kg KM

1.32-1.40

1.36-1.45

1.40-1.50

Kaba yem NDF’si, % KM’de ,en az

27

27

27

Toplam NDF, % KM’de, en az

36

36

36

NFC, % KM’de

24-26

24-26

24-26

Ca, % KM

0.45-0.55

0.45-0.55

1.40-1.60

P, % KM

0.30-0.35

0.30-0.35

0.35-0.40

Mg, % KM

0.20-0.22

0.22-0.24

0.28-0.32

K, % KM

0.80-1.00

0.80-1.00

0.80-1.00

S, % KM

0.19-0.21

0.19.0.21

0.0.35-0.40

Tuz, % KM

0.25-0.30

0.23-0.30

0.25-0.30

Na; %KM

0.10-0.12

0.10-0.12

0.10-0.12

Cl, %KM

0.20-0.24

0.20-0.24

0.70-0.80

Mn, ppm

44

44

44

Cu, ppm

11-25

11-25

11-25

Zn, ppm

70-80

70-80

70-80

Fe, ppm

100

100

100

İlave Se , ppm

0.3

0.3

0.3

İlave Co, ppm

0.2

0.2

0.2

İlave I , ppm

0.5

0.5

0.5

Vitamin A, IU/ kg

7700

7700

7700

Vitamin D, IU/kg

1650-2400

1650-2400

1650-2400

Vitamin E, IU/ kg

77-100

77-100

77-100

Yaklaşık konsantre yem, % KM’de

12-15

25-30

25-30

Yaklaşık KM tüketimi, % CA

2.0

1.8

1.8

 

Doğuma 3 hafta kala kalsiyum (Ca), Fosfor (P), Magnezyum (Mg) ve Potasyum (K) bakımından oluşacak dengesizlikler süt humması ya da subklinik hipokalsemiye neden olabilir. Bu dönemde K bakımından zengin kaba yemlerden (Başta baklagiller olmak üzere) kaçınılmalıdır. Yaklaşık 600 kg canlı ağırlığındaki bir inek için Ca miktarı 50-70 g/gün, , P miktarı ise 33-36 g/gün hesap edilmelidir. Mg, Se ile vitamin A, D, ve E gereksinimleri tablo 1’de belirtilen değerler içerisinde karşılanmalıdır.

Hipokalsemiyi önlemek için uygulanacak diğer önlem rasyonun katyon-anyon dengesini (RKAD) düzenlemektir. Katyon-anyon dengesi aşağıdaki şekilde hesaplanır.

 

RKAD: 100g KM (mEq / 100 g) = mEq (Na+K) – mEq (Cl+S)

 

Yapılan araştırmalar hipokalsemiyi önlemek için RKAD’nin -10 ile -15 mEq/ 100 g ; ya da -100 ile -150 mEq/kg olması gerektiğini göstermektedir.

 

Şiddetli Ca eksikliğinde süt humması oluşur fakat süt hummasının teşhisi kolaydır ve hemen tedavisine gidilir. Asıl daha büyük zarar veren ve saptanması güç olan subklinik hipokalsemi yani hafif seyreden gizli Ca eksikliğidir. Bu durumda kasların kasılma gücü azaldığından metritis, mastitis, son atamama, abomasum daplasmanı riskleri artar. Sindirim hareketleri yavaşladığından hayvanlarda yem tüketimi düşük olur ve ketozis hastalığına zemin hazırlanmış olur.

Ketozise karşı önlem olarak kuru dönemin son 3 haftasında aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekir:

  • Rasyonda yüksek protein düzeyi,

  • By-pass yağların kullanılması,

  • bozuk silaj yedirilmesi

  • Kaba yem profilinde aşı değişimler,

  • Üre gibi protein dışındaki azotlu bileşiklerin kullanımı,

  • Kükürt ve selüloz eksikliği

  • Enerji eksikliğinden

Bu dönemde karaciğer yağlanmasına karşı önlemler alınmalı ve özellikle de yüksek kondisyonlu ineklerde gerekirse bazı katkı maddeleri ile koruyucu tedbirler oluşturulmalıdır.

Plasenta retansiyonunu önlemek için kuru dönemin son safhasında hipokalsemiye yönelik tedbirlere dikkat edilmeli, Se, Vit A ve E ile β-karoten bakımından hayvan desteklenmeli ve kan üre azotu düzeyleri normal sınırlar içerisinde tutulmalıdır.

Özellikle de ince kıyılmış silaj kullanılıyorsa, rasyonda en az 2.5-3.0 kg kaba kıyılmış kuru ot yer almalıdır. Doğumdan önce tahıl miktarı canlı ağırlığın %0.5-0.8’ini geçmeyecek şekilde sınırlandırılmalıdır. Aynı zamanda tahıl miktarındaki bu sıralama ile birlikte tuz oranının kısıtlanması meme ödeminin önlenmesine de yardımcı olacaktır.

Kuru dönemin ikinci safhasında gerekiyorsa problemli inekler ayrı bir gruba alınmalı ve yukarıda bahsedilen koruyucu tedbirler dikkatle uygulanmalıdır.

Unutulmamalıdır ki, laktasyon döneminde iyi bir döl verimi ve yüksek süt verimi başarısını yakalayabilmenin anahtarı iyi bir kuru dönem beslemesidir.